Allah'ın Adıyla
Suriye iç savaşı ve içimizden çıkan işbirlikçiler
bizlerde emperyalizm fobisine neden olmuş.
Sadece emperyalizme karşı değil bizimle aynı inancı paylaşmayan
ve bizden olmayan Müslümanlara karşıda büyük bir güvensizlik, önyargı ve hayal
kırıklığı içerisindeyiz.
Ancak bu durum hakkı ve batılı ayırmada, doğru bir duruş
ortaya koymada maalesef bizleri yanıltmakta ve bir takım ön kabuller ve
korkular nedeniyle yanlış hükümler vermekteyiz.
Batının aldığı pozisyona göre gündem belirlemekte ve onun
belirlediği gündeme şüphe ve komplo teorileri ile karşılık vermekteyiz. Bize,
kendimize ait olan sorunlarımızı, acılarımızı kendi aramızda dahi etkili bir
şekilde gündemimize oturtamıyoruz. Bunun en büyük örneği de 3 yılı aşkındır
Suud rejiminin katlettiği Yemen halkının acılarını, halen yeterince gündemimize
alamamış olmamızdır.
Bunun bir nedeni halen sessizliğini koruyanlar için
Yemen’de yeterli acıların yaşanmamış olması veya Yemen’in tamamen yıkılmamış
olması olabilir. Ancak bizler 3-5 yaşlarındaki çocukların ölüm fotoğraflarını
görerek tepki ortaya koymaya çalışanlardan değiliz. Mazlumların acılarını ve
mazlumiyetlerini dert yapmak ve gündemimize almak için ana akım medyanın iznine
de ihtiyacımız yok. Bu bir vicdan ve insan olma meselesi!
Arakan’da Müslümanlara yönelik katliam ve cinayetlere de
aynı şekilde tepki göstermemiz ve gündemimize almamız ana akım medyanın izni
doğrultusunda veya onun bu acıları önümüze servis etmesi ile doğru orantılı olamaz.
Aksi takdirde ortaya koyduğumuz tepkiler de yine iktidar odaklarının izni ve
çizdiği sınırlar içerisinde kalacaktır. Ve gerçekten zalimleri rahatsız eden ve
zulmü var eden, devam ettiren yapılara karşı tepki ortaya koyulamayacaktır!
Ancak dünyanın farklı bölgelerindeki insanların
çektikleri acıları bugünlerde bir takım siyasi gerekçeler üzerinden
yarıştırmakta ve tepkilerimizi “ama” ile bitirerek insan yaşamını ve onurunu
bölgesel senaryolara kurban etmekteyiz.
Arakan’da yaşanan zulmün Yemen’de yaşanan acıların üstünü
örtmek için kullanıldığına inanarak Arakan’da öldürülen çocuklardan daha çok işin siyasi
gerekçeleri ve bölgesel komplo teorileri bizleri meşgul etmekte.
Türkiye’de iktidarın medyaya servis ettiği Arakan
Müslümanlarının acıları bizlerin gündemine aylar öncesinden zaten girmişti.
Müslümanların trajik ölüm resimlerinden , evleri ordu tarafından yıkılmış ve
göçe zorlanan Müslümanların içler acısı hallerini görmeden kısacası “ kan
görmeden” önce Arakan bizlerin gündemine girmiş bir meseleydi.
Ancak biz Arakan’da yaşananları ne kadar ciddiyetle takip
ettik veya ne kadar etkili bir tepki oraya koyabildik?!
İktidarın kurban bayramı öncesi medyaya servis etmesi ile
oluşan Arakan gündemine neden tamamen emperyalist bir tezgah ve bir CIA projesi
olarak tepki göstermekteyiz?!
Dünyada yaşanan her olayı ve zulmü, mazlum olanlar bizden
olmadıkları için şüphe ile karşılamak ve Suriye üzerinden oluşan emperyalist
fobi yüzünden her acının altında bir siyasi gerekçe aramak ne kadar vicdani ve
insani bir tepki olur?
Elbette ki Arakan’da yaşananları tamamen bir Budist-Müslüman
savaşı görmek doğru değildir. Olayların ardında siyasi nedenler vardır. Ancak
bu siyasi gerekçelerin ardında Rohingya Müslümanları değil Nobel ödülü almış
zalim bir kadının başında olduğu Myanmar devleti bulunmakta.
İslam inkılabı rehberi İmam Hamaney başta olmak üzere tüm
önde gelen alimlerimiz bu konuya insani ve vicdani bir tepki ortaya koyarak
Arakan Müslümanlarına yönelik soykırımın durdurulması için çabalarken bizlerin
halen “ ama orda CIA destekli Rohingna Kurtuluş ordusu var” bahanesine sığınmamız
ve işin tamamen siyasi gerekçelerine odaklanmamız en başta insan hürriyetine ve
canına verdiğimiz değeri gösterir.
Ne olursa olsun, Arakan’da yaşanan katliamların ardında
ABD-Çin gerilimi veya enerji savaşları olsa dahi bizim önceliğimiz masum
insanların yaşama hakkı ve hürriyetlerdir!
Eğer Yemen ‘deki katliamlara karşı dünyayı tepkisizlik
ile suçluyor isek önce bizler Yemen’i kendi gündemimize ne kadar ciddiyetle
alabildik ona bakalım. Neden Batının veya işbirlikçilerinin Müslümanların
acılarını gündemlerine almalarını bekliyoruz?
Bu durumu sadece Myanmar üzerinden Arakan’da değil bizden
olmayan diğer bölge halklarının acıları içinde geçerli.
Kürdistan’ın emperyalist bir tezgah olduğuna kendimizi
kaptırıp, Kürt halkının temel hak ve hürriyetini görmezden geldiğimiz gibi…
Bölge halkları olarak Kürt halkının iradesini desteklemek
yerine Kürdistanı tamamen bir İsrail projesi görmek belki bizlere daha cazip ve
kolay geliyordur!
Biran önce emperyalist senaryolar korkusundan ve bizden
olmayan insanların acılarına karşı duyduğumuz ön yargı ve şüphelerden
kurtularak Kuran’ın bizlere tarif ettiği “mustazaf“ kavramından hareketle
evrensel ilke ve değerler etrafında bulaşabilmeliyiz. Batının bizlere kendi
acılarımızı servis etmesini beklemek yerine kendi gündemini oluşturan ve kendi
halkına sahip çıkabilen bir ümmet bilincinde olmalıyız.
Ali Asgar Çabuk
Yorumlar
Yorum Gönder