Allah’ın Adıyla
1 – Daha bayram gelmeden görmek zorunda olduğum kurbanlık koyun ve deri bağışlama reklamları. Uyuşturucu çetelerinin dalaşını andıran bir rekabet ile karşı karşıyayız. Büyük deri kapma savaşı başladı…
İşin İbrahimi ve İsmaili tarafı değil ticari kısmı daha önde.!
Kendimize ait günler ve kavramları dahi çok rahat tahrif edebiliyoruz. Ramazan ayında oruç, açın halinden anlamak için tutulur iken kurban bayramında delicesine kesilen kurbanlar, bir yerlere et ve deri bağışı yapmak için kullanılır.
Din; bağış yapmayı veya sadaka vermeyi yasaklamaz aksine tavsiye eder ve iyi bir amel olarak görür. Müslümanların birbiri ile iletişimini güçlendiren ve aradaki sınıf farklılıklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen sadaka veya maddi değeri olan herhangi bir şeyi bağışlama fiili, eğer bir takım örgütler, dernekler, STK veya devlete ait herhangi bir kurum tarafından yapılıyor ise ve Müslümanlar bu tarz kurum ve örgütler üzerinden bu fiili hayata geçiriyorlarsa bu az önce işaret edilen hedef ile ters düşmek anlamına gelir.
2 – Mahalle baskısına gelemeyip kendisini kurban kesmek zorunda hisseden dayının “ acaba horozdan kurban olur mu?” tartışmalarını ciddiyetle takip etmesi.
Maalesef geleneksel fıkıhta kurban kesmek farz bir ibadet olarak kabul edilmekte. İttifak edilen temel nokta ise kurban kesmenin farz olmadığıdır. Ancak ülkemize öyle bir anlayış hakim olmuş ki adeta gariban Durmuş Dayıya zorla kurban kestirtiyorlar. Bu da bir çok yanlışı beraberinde getirmekte.
Müslümanlar borca girerek veya faizle kredi çekerek hacca gitmekte veya kurban kesmekte. Anadolu insanı durumu olmamasına rağmen pratik zekasıyla o kurbanı bir şekilde kesmenin derdine düşmüş durumda.
3 – Her bayram “ ah nerde o eski bayramlar” diyen geniş bir kitlenin sanki sırf bunu demek için bayramlaşmaya gelmesi.
Bu serzeniş ve şikayetin temelinde diyalektik determinizm yatmakta. Eski ve yeni arasındaki çatışma “ ah nerde o eski bayramlar” tezini ortaya çıkartırken, eski bayramlara olan hasret kendisini her bayramda sürekli tekrarlatmakta.
Keşke eski bayramlardan kastımız daha fazla hayvan kanının akıtıldığı, yine fakirlerin etsiz kaldığı, yeryüzünde açlık ile boğuşan milyonların olduğu, Müslümanların kedilerine ait tüm kavramları bir şova ve magazine dönüştürdüğü ve yine Müslümanların şuur ve bilinçten yoksun töre mefhumu içerisinde sığlaştığı bayramlar olmasa.
4 – Bayramları eğlence fırsatı bilen değişiklerin her bayram gözde tatil beldelerini hınca hınç doldurmaları. Üstüne tek tek televizyon kanallarına bağlanan turizm işletmecilerinin “ Allah’a şükür yabancı turist açığını Anadolu insanımız doldurdu” küstahlığını göstermeleri. Bu tipler için her gün bayram ancak bayramların birileri için güzel bir rant kapısı olması maalesef çözülmesi gereken biri problem.
5 – Ayrı bir rant kapısı olan kurbanlık sermayelerinin satılamamasından dolayı zarar etmiş olan, sanki herkes kurban kesmek zorundaymış gibi “ bu bayram hiç satış yapamadık” diyen gariban çiftçinin hali.
6 – Hayvanların mezbahalarda katliama uğraması, kıbleye çevirme umuduyla hayvanı evirip çevirip döven sığırların hala var olduğu gerçeği ve kısacası hayvanlara işkence manzaralarının yine kendisini boy boy göstermesi.
Her kurban bayramını bana anlamlı kılan özellikler;
1 – Sünnet-i müekkede bilinci ve takva elbisesi ile ve asıl hedefi Allah’a yakınlaşmak görerek kurban sunmak.
And olsun ki, kurbanlarınızın ne etleri, ne de kanları Allah’ın katına ulaşacak değildir. Ama bilin ki ona ulaşacak olan sizin takvanızdır." (Hacc Suresi: 37)
Değerli ve sonsuz bir varlığa kurban sunmaktan amaç, onu kestiğimiz kurbanın eti veya derisi ile onurlandırmak değildir. Kurban sunmak gibi bir fiil, bizden yüce ve değerli olan bir varlığa daha fazla yakınlaşabilmeyi ve bu uğurda maddi kaygılar ve endişeler taşımadığımızı gösterir. Yani mümin bir kulun kurban sunması Allah’a hasr olması, yaşamını ve ölümünü Allah’a göre şekillendirmesi ve bencillikten kurtularak Allah karşısında tüm her şeyden vazgeçebilmenin bir kanıtıdır.
Tıpkı Hz. İbrahim’in en değerli varlığı olan İsmail’inden vazgeçerek tamamen takva libasında Allah’a yakınlaşmak istemesi gibi. Öyle bir yakınlaşma ki kendi öz evladını kendi elleriyle Allah’a kurban sunmakta ve bu yolda karşısına çıkan şeytanı her defasında taşlayarak teberra etmekte.
2 – Boğazladığı kurban ile yakınlaşmanın ancak vazgeçerek olabileceğini bilmek ve neyi boğazlaması gerektiğinin bilincinde olmak.
“Hacc-ı ekber gününde, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, müşriklerden beridir(uzaktır)..." (Tevbe Suresi: 3)
Kurban sunmanın hiç şüphesiz en temel anlamı kişi üzerindeki psikolojik etkisidir. Kurban sunmak tek başına psikolojik bir dönüşüm ve değişimi beraberinde taşırken Hac ibadeti ile birleşmesi ona politik bir anlam kazandırır. Çünkü kurban sunma yolunda önemli bir adımda bu yolda şeytanı taşlamak gerektiğidir. Hacc-ı ekber dediğimiz bu günde ise Müslümanlar müşriklerden uzaklaşmaları ve küfürden teberra etmeleri gerektiğinin politik mesajını vermektedirler. Bu olmadan Hac folklorik bir şova dönüşecektir.
Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’in sembol alınarak şekillendiği Kurban bayramında bize verilen mesaj kalbimizde Allah dışında başka kimseye sevgi beslememek veya Allah’ın bizleri haram ile dahi imtihan edebilme olasılığı değildir. Kurban sunmanın temel kavramı sadece “ vazgeçebilmektir”. Bizleri Allah’a yakınlaşmaktan, birbirimize yakınlaşmaktan alıkoyan alışkanlıklar, kalıp yargılar ve bağlılıklardan vazgeçebilmek. Bu ise kurban sunmanın kişi üzerindeki psikolojik anlamına işaret etmektedir.
Ancak vazgeçerek yakınlaşabileceğimizi bizlere Hz. İbrahim üzerinden anlatan Allah, bizden büyük bir zihinsel dönüşüm ve yenilenme beklemektedir.
Tüm bağlılıklardan, istenmeyen alışkanlıklardan ve kalıp yargılardan vazgeçmek tamamen yeni bir insan olma anlamına gelmekte. Zihin dünyasını mezhebi fanatiklikten, içi boş taassuplardan, ilahi pencerede hiçbir anlam taşımayan bağlılıklardan ve sürekli “ biz “ diyen faşizmin her türlüsünden vazgeçerek ümmet bilincine sahip olmak, her zaman kendisini yenileyen ve aktif bir bilince kavuşmak, zalimlerden beri olduğunu haykıran bir mücahit olmak kurban bayramının bizlere ilahi mesajıdır.
Tüm bunlar olmadan “ İbrahim, İsmail’inden vazgeçmiş” demenin hiçbir anlamı yoktur!
Hala NATO gölgesinde ve Amerika emperyalizmin sömürüsü altında yaşarken,
Yemen’de İsrail ve Amerika bombaları ile katliam yapan Suud hanedanı Kabe’ye hala ev sahipliği yaparken,
Müslümanların aralarındaki kin, kavga, haset ve kibir her geçen gün köpürürken,
İbrahim İsmail’inden vazgeçmiş demenin ne anlamı var?
Yorumlar
Yorum Gönder